Oyunu 2 Şubat 2023 Perşembe günü DasDas’ta izledik. Sanırım galasıydı ve gala da ünlü akınına uğramıştı. Adım başı tanıdık bir sima ile karşılaşmak benim için oldukça enteresan bir deneyim oldu. Daha önce hiç tecrübe etmemiştim. Gala gören gözlerim çok olsun. (Amin!)
Gelelim oyunla ilgili gözlem ve hislerime: oyunda oyuncular seyircinin arasında farklı yerlere dağılarak oturmuş, bizle beraber sesli düşünüyorlardı adeta. Bize anlatıyorlar tabii, ama içten bir aktarımla, iç dünyalarını ortaya seriyorlar gibi. Konu en başta ısınma turları şeklinde geçiyor, ne olduğunu anlamamız biraz zaman alıyor ve sonrasında epey bir “rahatsız edici” olmaya başlıyor. Aslında oyunun amacı da bu, bir rahatsız etmek, bir sarsmak, bir farkındalık yaratmak, şiddetten kaçmadan seni şiddetin içinde farkındalıkla tutmak, bunu da enteresan bir samimiyetle yapmak.
Beğendim.
Lakin “Vav!!!! Bu neydi böyle!!” olmadım. O sıkışmışlığı hissettim, ama boğazım düğüm düğüm olmadı. Olsa şahane olurdu, ama bir yer beni tuttu. Nedenini düşündüm sonra, şöyle bir şey gözlemledim açıkçası; ekseriyetle tek kişilik oyunlarda gördüğüm, bu “yapıyorum, ediyorum” diye anlatılan gerçekte gözümüzün önünde olmayan ve bizim kafamıza canlandırılması bırakılan hikayelerin içine bazen giremiyorum. Sahnede geçmişten bahsederken, onu şimdiye taşıyıp sadece anlatma hali, yani bu anlatı tarzı ile hayal kurdurmak beni yoruyor. Sanki bana çok iş düşüyor. (Oturduğum yerden yoruluyorum, tövbeler olsun, nasıl tembel bir izleyici!). Her şey masal gibi geliyor. E burada da isminden de mütevellit, “şimdi” zamanında, olayları 1. tekil şahıstan 4 kişinin ağzından, bulmacayı tamamlar gibi seyirciye anlatma hali söz konusu. Bu anlatı şeklini bizim hayal dünyamıza bıraktıkları ve sahnede esas bir olay olmadığı için hikayenin kurguluğunu hissediyor ve esas hisle temasta doğallığı bozmuş buluyorum. Yani araya anlatı giriyor “mediator” olarak. Bir bakıma “gürültü” var. (Derste öğrendiklerimi araya serpiştirdim mi, benden mutlusu yok be Gülşah. Ha doğru mu serpiştirdim, parmaklar çarpı işareti yaptı.)
Yine de bir amacı, bir duruşu olan bir oyun. İzlediğimiz onca anlamsız hikayeden sonra, bu idealistliği beni tabi ki yakaladı. İnsanın anlatacak bir derdi olmalı. Bunu yaparken de farklı yollara başvurmalı. Her ikisi de burada var. Tebrik ediyorum. Mecbur, sivri dilimi burada hafiften törpülüyorum. O kısım için de hayal dünyasından yardım talep ediyorum 🙂
Alkışı bol olsun.

Yorum bırakın