Her şeyi unutuyorum. Unutmak istemediğim güzel deneyimlerimi ise, kıyamadığımdan kağıda kaleme döküyorum. Ki izi belli olsun.
O yüzden burası; kendimin kendime notları. E siz de bu durumda okuyucu olarak, şahidimsiniz. Keyifli okumalar!

Kel Diva

Published by

on

Oyunu 22 Ekim 2023 Pazar akşamı izledik. Öncelikle tüm ekibi, bu kadar büyük bir risk aldıkları için tebrik ediyorum. Bence inanılmaz cesur bir hareket. Anlaşılmazlığı göze almak ve “kendin” için oynamak muhteşem bir lüks olsa gerek. Bu alınan risk, benim şu an yazmakta olduğum gibi yorumlara da kapı açıyor tabii ki. Bu yorumları göğüslemek ve bu anlamda “varsın, böyle düşünsünler” diyecek alçak gönüllüğü göstermek de tüm yapımın ortak hikayesi olacak herhalde.

Gelelim yorumlarıma: Oyun 1 ya da 0 lık bir oyun. Ya çok seversiniz ya çok kötü bulursunuz. Ben kötü bulanlardanım. Konu yok. Absürt komedi olduğu belirtilmiş ama bence hiç komik değil. Yer yer tebessüm ettim evet, ve fakat salondaki gülüşmelerden, hatta yer yer atılan garip kahkahalardan, salonun aynen ülke gibi, ikiye bölündüğünü hissettim. Bir grup baya kaptırmış kendini, oyunla beraber gülüyor, bir grup, ki o grup bizim grup, “noluyor burada, millet neye gülüyor, bunun nesi komik” falan diyor. Hani Gibi de izleyen bir ekibiz, absürt komedi nedir iyi kötü biliriz, ama buradaki espiriler ilkokul seviyesiydi bizim için. Ayak İşleri’nde bir espiri vardı, o aklıma geldi izlerken — “2C hadi artık gülüp eğlendiyseniz, dağılalım” modunda 70 dakika oyuna sabrettik diyebilirim.

İnanılmaz büyük büyük oynayan oyuncuların, oyunculuklarını yine de sevdim, senkronizasyon anlamında çok iyilerdi, yalan yok. Haluk Bilginer’i o davudi sesiyle sahnede görünce zaten mest oluyorum. Ama sırf kadro süper diye, bu 70-80 dakikalık “konusuz”luk çekilecek dert değil. Başı, sonu mesajı olmayan bir oyun. Hiç anlam aramamak lazım. Bütün oyun, “bu kadar anlamsız cümlenin peş peşe sıralanmasının harika bir kompozisyonu”ydu desem yeridir. Ha böyle, bir check list var ise elde, hani Zuhal Olcay-Haluk Bilginer’i ölmeden sahnede göreyim gibi, o zaman saygım sonsuz, izlemekte fayda var. Hayattaki o check listler önemli. Amma velakin, diğer türlüsü, tam anlamıyla ömür törpüsü.

Ben bazen çok üzülüyorum, bu kadar fevkalade insan, bu kadar emek, harika mesajlar verebilirdi izleyicilere. Hani “sanat, toplum içindir”ciyim bu anlamda bir nebze. Ama bu hikaye, tamamen sanat, sanat içindir üzerine kurulu herhalde. Neyi amaçladıklarını asla anlamadım. Neden böyle bir şeye imza atmışlar, kafam hiç basmadı. Sadece içimde bir burukluk, kaçırılmış muhteşem bir fırsat gözüyle baktım hikayeye.

Ez cümle: benim gözümde: kral çıplak. Üzgünüm.

Yorum bırakın

Previous Post
Next Post