4 Aralık 2023 Pazartesi Alan Kadıköy’de izledik oyunu. Hikaye iki farklı dönemde geçiyor ve aynı ailenin üç kuşak bireyleri arasında cereyan ediyor esasen. Çamlıca’daki bir evde, bi’ 1970lerin başında sokağa çıkma yasağı dönemlerindeki, babane ile torun Ali İhsan’a, bi’ de 2020’lerde, sanıyorum bu sefer de covid sebebiyle yine sokağa çıkma yasağı dönemlerine denk gelen, yaşlanmış ve artık dede olmuş Ali İhsan ile, kız torununa şahit oluyoruz. Ali İhsan aynı, bir dönem genç, bir dönem yaşlı ve fakat genç halinde fişek gibiyken, yaşlı halinde, aynı babanesi gibi maalesef Alzheimer’lı. Hikayede güzel bir damar yakalanmış. Üç kuşak Alzheimer. Bu meret geldi mi gitmiyor. Geldi mi aile fertleri arasında fink atıyor, ve hep aynı şeyler tekrarlanıyor: yine geçmiş sorgulanıyor, o yaşanmamışlıklardan kalan uhdeler dizi dizi diziliyor, yaşanmışlıklardan kalan pişmanlıklar isyana dönüşüyor, ortaya karışık Sadri Alışık dünyalar işte.
Üzülüyorum, daha doğrusu hüzünleniyorum içten içe. Sahi ya bizim de başımıza gelirse? Korkutucu. Çok özgür ve şeffafsın. Ama yoksun. Sanki giderayak, içimdekileri kusayım da bir rahatlayayım der gibisin ama burada değilsin. Büyük dilemma.
SPOILER uyarısını yaparak devam edeyim, henüz izlemediyseniz, bu kısmı atlayıp, bir sonraki paragrafa geçin: Hikayede bir yer var, sonlara doğru, “terennüm” ifadesinin geçtiği ve babane ve oğlan torunun farklı bir düzlemde, belki paralel evrende bir yerlerde, birbiriyle konuştuğu daha doğrusu mırıldandığı bi’ yer. Sanki dum teranadır, naderanedır.. Böyle bir şeydi.. Ama öncesinde sonrasında harika toparladılar hikayeyi.. O kısmın metnini bulup, başucuma koyup, “terennüm” etmek isterdim. Tam anlamadım, tam zihnen “mana”yı belleğime kaydedemedim, ama ne demek istediğini kalben bildim. O belirsizliğin mırıl mırıl mırıldanması ve o mırıldanmada buluşmak.. Hepimize kısmet olsun. Dum teranadir.. naderenedir..
Bakmayın böyle içli içli, derin derin yazdığıma, aslında hikaye epey komik, özellikle babane figürü çok eğlendiriyor. Mimikleri, jestleri, söylediği musikiler hayranlık uyandırıcı. Epey bir şarkı söyleniyor bu arada tüm oyun boyu, zira aile damardan sanatçı. İpek Türktan babane rolünde şapka çıkartılacak bir oyunculuk çıkartmış. Tolga İskit bildiğimiz Tolga İskit. Yine çok iyi. Sadece minik bir detay, Kalabalık Duası’nda meşhur bir kafasını sallama hareketi vardır, onu yineliyor yaşlı hallerinde. Bu ilgimi çekti. Sanki paralel evrende, Ali İhsan’ın içine Kalabalık Duası kaçmış gibi 🙂
Her neyse, ben oyunu sevdim. Alkışı bol olsun.

Yorum bırakın